Şehre indiğimizde geçen seneye göre insanlarla daha iyi bir Fransızca ile iletişim kurabileceğimi düşünürken yine üstümden atamadığım tutukluk ile görevlilere soru sordum. Şehir merkezine nasıl ulaşacağımızı öğrendikten sonra nihayet turuncu ve sarının şehri olarak isimlendirdiğim Lyon'un merkezine vardık. Daha önce indirdiğimiz çevrimdışı map uygulamaları ve şehir haritalarına güvenerek konaklayacağımız Airbnb evine vardık. İçimizdeki şehri gezmek için tutuşan heyecandan mı yoksa sırt çantalarının ağırlığından mı hemen eşyaları bırakıp keşfe daldık. Artık bir Buse klasiğine dönüşen olayı atlayacaktım az daha. 😆 Apartmana girerken şifreyi doğru tuşladığımıza emin olmamıza rağmen bir türlü içeri giremiyorduk. Benim kötü şansım mı yoksa gerçekten beceriksiz miyiz hala aklımda soru işareti. En sonunda kapıyı kendimize doğru çekip açmamız gerektiğini çözüp çantalardan kurtulma fırsatına nail olduk.
Konakladığımız evin metroya çok yakın olması inanılmaz kolaylık sağlamıştı bize, hemen merkeze ulaşabiliyorduk. Vieux Lyon (Eski Lyon) denilen yer ilk durağımız oldu fakat şehri yukarıdan görebileceğimiz Fouvrier Bazilikası'na çıkmamız gerektiğini biliyorduk hava kararmadan. Bu yüzden benim için zorlu ama arkadaşım için eğlenceli olan tırmanma sürecimiz başlamış oldu. Dik bir yokuş ve orman yolundan bahsediyorum. Sonunda çekilen çilenin az bile kaldığı manzara ile karşı karşıyaydık. Tüm Lyon ayaklarımızın altında, efsane bir manzara. Meşhur bazilika kapalı olduğu için maalesef içini göremedik, geç kalmıştık. Kısaca bazilika ile ilgili bilgi vermem gerekirse, Bizans Gotik ve Romanesk akımları baz alınarak Pierre Bossan ve Sainte-Marie Perrin tarafından 1872 yılında inşa edilmiş. Bazı kesimler tarafından 19.yy mimarisini yansıtmadığı için eleştirilmiş. O yıllarda Katolik Klisesi'nin gücünü gösteren bir iç tasarımı bulunmakta. 1643'te Avrupa'yı kuşatan veba salgınından Lyon şehrini Meryem Ana'nın koruduğuna inanılmakta aynı zamanda 1870 yılında Prusya-Fransa Savaşı'nda Prusya'nın Lyon'da geri çekilmesi Meryem Ana'nın şehrin koruyucusu olduğuna inanılarak açıklanmakta. Bu yüzden Meryem Ana'ya adanan bir kilise yapılmış. Bir diğer tarihi mekan ise 1424-1778 yıllarında Celestin Nişanı Kilisesi olan ve ilk temsili 6 Nisan 1792'de gerçekleşen Théâtre de Lyon (Lyon Tiyatrosu). Lyon Place Bellecour (Lyon meydan) ise 1825 yılında yapılan Le Cheval de Bronze heykelinin olduğu geniş meydan.
Vieux Lyon'u baştan başa mutlaka yürümenizi tavsiye ederim. Saône ve Rhône nehirlerinin süslediği şehrin bence en iyi köprülerden ve nehir kıyılarından yürüyerek tadını çıkarabilirsiniz. Gün batımının fevkalade olduğu şehir, manyak olursun denilen cinste büyüleyici bir güzelliği vardı. Aşağıya bıraktığım linklerden ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız diye umuyorum. Sadece keşfetmek midir hayat, yalnızca görmek, güzelliklere hayran kalıp huzur bulmak? Bir yazıyı en iyi okuyucuya soru sorarak bitirebilirsiniz diyen hocalarıma selam olsun!
https://www.instagram.com/p/B96n7N0nYQ5/
https://www.instagram.com/p/B96ny6gH0Lv/
https://www.instagram.com/p/B96oDManQsT/
https://www.instagram.com/p/B96npxvHRhP/
https://www.instagram.com/p/CATTff3HSg3/
https://www.instagram.com/p/CATTFdOH6JN/
Değerli olanın peşinden gidin, saygı ve sevgiyle! ✋
Konakladığımız evin metroya çok yakın olması inanılmaz kolaylık sağlamıştı bize, hemen merkeze ulaşabiliyorduk. Vieux Lyon (Eski Lyon) denilen yer ilk durağımız oldu fakat şehri yukarıdan görebileceğimiz Fouvrier Bazilikası'na çıkmamız gerektiğini biliyorduk hava kararmadan. Bu yüzden benim için zorlu ama arkadaşım için eğlenceli olan tırmanma sürecimiz başlamış oldu. Dik bir yokuş ve orman yolundan bahsediyorum. Sonunda çekilen çilenin az bile kaldığı manzara ile karşı karşıyaydık. Tüm Lyon ayaklarımızın altında, efsane bir manzara. Meşhur bazilika kapalı olduğu için maalesef içini göremedik, geç kalmıştık. Kısaca bazilika ile ilgili bilgi vermem gerekirse, Bizans Gotik ve Romanesk akımları baz alınarak Pierre Bossan ve Sainte-Marie Perrin tarafından 1872 yılında inşa edilmiş. Bazı kesimler tarafından 19.yy mimarisini yansıtmadığı için eleştirilmiş. O yıllarda Katolik Klisesi'nin gücünü gösteren bir iç tasarımı bulunmakta. 1643'te Avrupa'yı kuşatan veba salgınından Lyon şehrini Meryem Ana'nın koruduğuna inanılmakta aynı zamanda 1870 yılında Prusya-Fransa Savaşı'nda Prusya'nın Lyon'da geri çekilmesi Meryem Ana'nın şehrin koruyucusu olduğuna inanılarak açıklanmakta. Bu yüzden Meryem Ana'ya adanan bir kilise yapılmış. Bir diğer tarihi mekan ise 1424-1778 yıllarında Celestin Nişanı Kilisesi olan ve ilk temsili 6 Nisan 1792'de gerçekleşen Théâtre de Lyon (Lyon Tiyatrosu). Lyon Place Bellecour (Lyon meydan) ise 1825 yılında yapılan Le Cheval de Bronze heykelinin olduğu geniş meydan.
Vieux Lyon'u baştan başa mutlaka yürümenizi tavsiye ederim. Saône ve Rhône nehirlerinin süslediği şehrin bence en iyi köprülerden ve nehir kıyılarından yürüyerek tadını çıkarabilirsiniz. Gün batımının fevkalade olduğu şehir, manyak olursun denilen cinste büyüleyici bir güzelliği vardı. Aşağıya bıraktığım linklerden ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız diye umuyorum. Sadece keşfetmek midir hayat, yalnızca görmek, güzelliklere hayran kalıp huzur bulmak? Bir yazıyı en iyi okuyucuya soru sorarak bitirebilirsiniz diyen hocalarıma selam olsun!
https://www.instagram.com/p/B96n7N0nYQ5/
https://www.instagram.com/p/B96ny6gH0Lv/
https://www.instagram.com/p/B96oDManQsT/
https://www.instagram.com/p/B96npxvHRhP/
https://www.instagram.com/p/CATTff3HSg3/
https://www.instagram.com/p/CATTFdOH6JN/
Değerli olanın peşinden gidin, saygı ve sevgiyle! ✋