20 Ağustos 2020 Perşembe
ÇUKURLAR ve DÜZLÜKLER
10 Ağustos 2020 Pazartesi
BİLİNÇLİ RÜYA
Merhaba, hayal kurmak ya da benim tabirimle bilinçli rüya hali ile ilgili yazıyorum. Küçüklüğümüzden beri her daim bize eşlik etsin istediğimiz hayallerimiz. Görselleştirdiğimiz düşüncelerimiz yani kurduğumuz hayaller gerçek hayatı şekillendirmede bize yardımcı oluyor. Baş edemeyeceğimiz bir durumla karşı karşıya kaldığımızda bir kaçış kapısı olma ya da karamsar bir anımızda aslında böyle de olabilir dedirterek bizi silbaştan yaratma gücüne sahip. Böyle sayabileceğimiz, yardımcı olduğu bir çok şey var. Rüyadan farkına ise yaratıcısının kontrolünde olması, yönlendirebilme diyebiliriz. Binlerce olasılığı kafamızda kurmak, istediğimiz yerde istediğimiz kişi ile birlikte olabilmek, seçtiğimiz herhangi bir konu üzerine kendi çizdiğimiz yolda yürüyebilmek. Muazzam bir şey.
Öte yandan gerçek hayatı unutmamak gerek ne kadar hayal kurarsak kuralım bizi bekleyen yalnızca bir hayat var. Evet ona yön verebiliyoruz fakat çoğu zaman hayalimizdekinin yanına bile yaklaşamıyor. Kurduğumuz hayallerde yaşayabileceğimiz onlarca hayatı, mekanı, zamanı, kişileri görüyoruz ancak elimizde olan bu çağ, bu coğrafya, bu beden, bu kişi... Demek istediğim kurduğumuz hayal sonrası gerçeğe dönmek suya yüz üstü çarpmak gibi olabilir. Bunu da kimse istemez, suyun soğuk olduğunu ve hatalı bir düşüşte can atıcı olabileceğini unutmamak gerekir. Sahip olduğumuz biricik hayatı yok şöyle yok böyle olsaydı diyerek, geçmişi değiştiremeyeceğimizi bildiğimiz halde hayallerle oraya hapsolarak, geleceğin milyarca ihtimali arasında dans edip gerçekte harekete geçmezsek en önemli olanı yani anı kaçırırız. Böyle olursa da o an sadece dün olur veya gelecek şimdi haline dönüşür. Geçmiş değişmez, gelecek ise şimdiden yaşanmaz.
Yukarıda bahsettiğim gibi hayal kurmak ve hayal dünyasında yaşamak arasında bir çizgi var. Sanıyorum kullanışlı olan hayal kurup rahatlamak, bir şeyleri öngörmek ve gerçek hayata daha güçlü bir şekilde dönmek. Ben kendi gerçekliğimden pay çıkararak başlarım hayal kurmaya yani her şey o kadar fazla uçuk kaçık değildir. Mesela en çok istediğim meslekteki Buse'yi ya da Buse'yi en çok yanımda olsun istediğim kişilerle birlikte hayal ederim. Kimse müdahale edemez benim oluşturduğum bu yapay cennete veya kimse çıkamaz ben istemedikten sonra, sanırım olayın en çekici yanı da bu. Herkesin yüzüne bir gülümseme konduruyorsun ve kötü diye niteleyebileceğin her unsuru bu alandan uzaklaştırıyorsun. Gerçekten cennet. Lisede bir erkek arkadaşım çok fazla hayal kurduğundan bahsetmişti, şaşırmıştım sanki bir tek ben hayal kurabilirmişim gibi. Kendime sessiz sakin bir alan oluşturum ve hafif bir müzik eşlik eder bana demişti. 5-10 yıl sonraki beni hayal ederim, okuduğum kitapları hayalimde tekrar yazarım demişti. Gerçekten beni tarif ediyordu, daha önce kimseyle konuşmadığım bu konuyu başka birinin ağzından duymak beni hayli şaşırtmıştı. Onun da hayal kurmak hayatının önemli bir yerindeydi, bir çok insan da olduğu gibi. Hayal kurmanın zihin açıcı ve umut verici etkisi bu insanlar tarafından keşfedilmiş olsa gerek.
Sanıyorum kimse ağlarken, üzülürken değil sevdikleri ile sevdikleri şeyi yaparken hayal eder kendini. Peki çoğu insanın ortalama benzer hayalleri varsa insanların bu yapay cennete biraz da olsa yaklaşması gerekmez mi? Hayallerin sadece hayal olması mı gerekir, gerçek hayata uyarlanamayacak kadar hayal midir onlar?
Hayallere umut bağlamaktan korkmayın, sevgiler. ✋