10 Mart 2021 Çarşamba

Muhteşemliğin Sönüşü

Merhaba, bugün belki de bizi çocukluğumuza götürecek bir konudan bahsetmek istiyorum. Herkesin öyle ya da böyle bu hisleri yaşamış olduğuna dair bir inancım var. Bu, bazen elde ettiğimiz bir şeyin bizim olamayacak kadar muhteşem olduğu hissi ve bu muhteşemliğin bir noktada sönmesi durumu. Sürecin başında aşırı istekli olma halinin neden azaldığı konusuna değinmek istiyorum. Bizi çocukluğumuza götürecek deme sebebim ise bu hissin çocuklukta daha kolay hissedilebilir olmasından. Örneğin küçükken rengarenk bir eşya alındığında, kullanmaya kıyamayacak kadar onu güzel bulmak. Renkli kalemlerimi hatırlıyorum ya da babamın aldığı bisikleti, ne kadar heyecanlandığımı. Sabah uyandığımda orada olmayacakmış gibi bir korku da eşlik ederdi çoğu zaman bu hislerime. Yaşanılan korkunun sebebi, her zaman istediğimizi elde edemediğimizden veya birçok kez güzel diye nitelendirdiğimiz şeylerin elimizden kayıp gidişine şahit olmamızdan kaynaklanıyor olabilir. 

Öte yandan elde edilmeden önce belki de en çok istediğin o şey, ulaşılabilir olduğunda artık cazibesini kaybedebiliyor. Bu insanların iki yüzlülüğü oluyor. Elinde olanı istediğin zaman kullanır, istediğin forma sokabilirsin. Onun üzerinde hakimiyet kurabilmenin verdiği güç sarhoşluğu, bir yere kadar çekicidir. Bu sarhoşluk, koşulların değişmesi ile önem kaybedecektir. Hakimiyet kuramadığın şeyler uzaktadır. Bu uzaklık sizden beş metre ötede de olabilir fakat yasaklarla dolu bir beş metre. Sonuçta ona dokunmak yasak, burada ölçülebilir uzaklık bir anlam ifade etmez. Yasakların oluşturduğu çekim, o şeyi daha çok istememize sebep olur. Bahsedilen bu gerçeği, kabul edip sağlamasını yaşadıklarımızla yapabiliyorsak neden bu iki yüzlülüğe izin veriyoruz?

Çocukken hızlı bir şekilde başka şeye ilgi duymak, ilgi duyduğun şeyi kolayca unutmak mümkün ve kabul edilebilir bir durumdur. Hiçbir çocuk bunun pişmanlığını yaşamaz, çevresindeki kimse bu durumu yadırgamaz. Yetişkinler söz konusu olduğunda işler bu kadar kolay olmuyor. İkiyüzlülük belki de ağır bir niteleme olacak kimileri için, yetişkinler de çocuklar gibi sıkılamaz mı gibi argümanlar sunulabilir. Benim değinmek istediğim nokta bundan tamamen farklı. O şey her neyse zaman, mekan, canlılardan bağımsız olarak her daim muhteşem kalamaz zaten. Değişim ve yenilik bizleri, o şeyleri de beraberinde götürecek. Başlangıç noktasından farklı bir yerde isen zaten bazı şeyler de değişmiştir muhakkak. Bu değişimle birlikte konumun, başlangıç noktasından faklı bir yerdedir artık. Burada doğal sürecin işleyişinden başka bir şey yok. İkiyüzlülük, muhteşemliği herhangi bir değişim olmadan sırf elde ettiğin için öldürmekten, elinde olanla kurduğun bağı değersiz bularak elde edemediğinle nasıl bağ kuracağın üzerine kafa yormaktan ileri geliyor. Yarın muhteşem bulduğunu istemeyecek olan insan, şimdi neden önüne geçemediği bir istek duyuyor? İkiyüzlülük yüzünden mi yoksa daha masumane olarak görebileceğimiz insanlığın bütüncül yapısının bir özelliği olarak karşımıza çıkan değişkenlik yüzünden mi?

Duygu durumu değişiklikleri, yaşadığımız ve sıkı sık tanık olduğumuz bir gerçekliktir. Hayatımızda bu gerçekliliği kabul ederek karar alır, yaşantımızı bununla bütünleştirme çabasıyla hareket edersek şüphesiz kazançlı oluruz. Düşüncelerle vardığımız noktalarda da öğrendiklerimiz sayesinde değişkenlik olabilir fakat duygular her alanda dallandığından etkiye daha açıktır. Ufacık bir etkiye duygusal bir tepki verebiliriz, buna müdahale etmek dayanıklılık, direnç gerektirir. İnsan yapısı bu dirençli yapıya sahip olmak için deneyimlediklerini rasyonel biçimde değerlendirmeli, otokontrolü sağlamalıdır. Meşakkatli olan bu süreç her insanın uygulayabildiği veya uygulasa bile sonuç aldığı bir şey değildir. Tüm bunlar yüzünden belki muhteşem dediğimiz bazen mide bulandırıcı olabilir. Tanımlarımızı değiştirmek bu kadar basitse, muhteşem kelimesinde olduğu gibi kelimelerin dolayısıyla duyguların içini boşatmak gibi bir gerçekle yüzleşmek zorunda kalmıyor muyuz? Bununla birlikte kelimelere ve duygulara olan güven sarsılmıyor mu? 

Üzmeyecek ve üzülmeyecek bir şekilde değer biçmek dileğiyle, hoşça  kalın. ✋



13 Aralık 2020 Pazar

Başlayabilmek!

Merhaba, planlı yaşamanın hayatı ne kadar kolaylaştırabildiğini bildiğimiz halde neden bunu yapamadığımız ile ilgili yazmak istiyorum. Güne başlarken kafamızda yapmamız gerekenler sıralanıyor birer birer. Gün sonunda ise tam bir hüsran. Ertesi güne de etkisi olacak bu durumu değiştirmek o anda mümkündü aslında. Bizi tüm o yapılması gerekenleri yapmaktan alıkoyan ne? Buna verilecek cevap tatmin edemeyince insan çıldırıyor. Daha önce söylediğim gibi anda kalıp anın hakkını vermek gerekiyor çünkü saniyeler öncesinde o an gelecekti bakın şimdi de o an geçmiş oldu. 

Kişisel wellbeing şeması çıkarmak planlı yaşamak için iyi bir adım olacaktır. Sağlık, aile, sosyal katılım, ekonomik güven, umutlu olma, eğitim gibi başlıkların teker teker üstesinden gelmek gerekiyor. Bunların hangisinin ne kadar önemli olduğunu söylemek güç. Sonuçta bireysel bir şema çıkarıyoruz. Üstesinden geldikçe oluşan rahatlama hissi artık sizi yeniliğe, değişime açık hale getirecektir çünkü endişelenmeniz gereken şeyler azalacak ve zaman yönetiminde başarı sağlamanız daha mümkün olacak. Anda kalmanın önemini bilerek gerekli planlamalar yapılacak ve geleceğin yükü de azalmış olacak. Bu aslında zincirlerle size bağlanmış koca bir yükü çekmek gibi. Şemaya eklediğiniz iyi hissetmenizi sağlayan şeyler aslında bir nevi yükü çekmenize fayda sağlıyor. Bunlar tekerler, yol, zincirin sağlamlığı gibi sayılabilir. Önünüz açık olacaktır çünkü binlerce seçeneğiniz var. Anlatınca çok kolay geliyor fakat olay biraz da basitleştirmekte yatıyor. Öyle ya da böyle yaşıyoruz tamam ama neden daha iyi nasıl yaşamamız gerektiği üzerine kafa yormayalım ki? Bu işi biraz yaş aldıktan sonra yapmak üzücü olacaktır fakat önemli olan herhangi bir anda yapmak. Karar vermek, başlamak, gerçekleştirmek...

Sağlıklı olmak bir hastalığa sahip olmama durumu değil sadece. Wellbeing kavramı yani bütünsel sağlık bize zihinsel, duygusal ve fiziksel anlamda sağlıklı olma durumunu ifade eder. Kendini zinde hissetme durumu örneğin bir işe başlarken motivasyonu sağlayabilecek güçte olmak, karşılaşılan her duruma belirli ölçüde dayanıklılık gösterebilmek gibi. Bu şemada belki de en önemli olanın fiziksel sağlık olduğunu söyleyebiliriz. Sağlıklıysan bir işe başlamadan önce çözmen gereken büyük bir sorun olmadığını fark ediyorsun ya da diğer sorunların hafif şeyler olduğunu. Sanıyorum beyin kendini hasta olarak kodladığında ne yaparsanız yapın etkili olmuyor. Bu yüzden inançlı olmak gerekiyor başaracağına, sağlıklı ve bir nevi tam hissettiğine. Fiziksel sağlığı korumak için sağlıklı beslenmek, egsersiz yapmak gibi örnekler sayabiliriz. Duygusal ve zihinsel sağlığın temini için ise meditasyon, sosyal hayatın, eğitim hayatının iyileştirilmesi için atılan adımlar sayılabilir. 

Carpe diem, quam minimum credula postero. Latince, Latince bilip bilmediğine bakmadan her seferinde diğer dillere göre daha vurucu oluyor. Bu sözde denildiği gibi anı yaşamak gerekiyor, yarına güvenmeden. Öte yandan da yarını düşünmemek geleceğini inşa edememeye yol açacak. Bu dengeyi kurabilmek de gerçekten zorluyor insanı. Planlı olmanın önemi de burada ortaya çıkıyor. Yapılması gereken sürekli gelecekte yapacağın şeyleri düşünüp anı heba etmek değil. Hele de günün 24 saat olduğunun fakındaysan. Önündeki engelleri görmek ve kendini tanımak adına yukarıda bahsettiğim şemayı çıkarıp bunların üstesinden gelmek ve sonra günü parçalara bölerek yarının yükünü hafifletmek ve o günün geçmişe dönmeden tadını çıkarmak. Bunun için de başlamak gerekiyor. Günü güzelleştirmeye, yarınlar için kendine emek vermeye... 



30 Eylül 2020 Çarşamba

A FLEUR DE TOİ

Merhaba, bu sefer yeni bir şeyler denemek istedim. Sevdiğim şarkıları çevirmeye çalışacağım, yabancı dilimi geliştirme adına yardımcı olacağını düşündüm. Kağıt kalemle uğraşmak eskiden çok keyifli gelirdi fakat sanıyorum artık ben de klavyenin büyüsüne kapıldım. O yüzden önceden de keyifle yaptığım çevirilere bu platformdan devam edeceğim. Hikayeleri olan şarkılara yer vermek istiyorum bu etiket altında fakat bu seferlik bu şarkı için yazabileceğim büyük bir hikayem yok. Sesini çok sevdiğim Slimane isimli sanatçının en sevdiğim parçalarından olan A Fleur De Toi isimli şarkısı ile başlıyorum. Dinlediğimiz tüm şarkıların bir anısı mutlaka oluyor, bu şarkıyı sanıyorum ilk kez yurt odasında dinlemiştim. Duygusal bir anıma denk gelmiş ve beni büyülemişti. Bazı insanlar hayatınıza girer ve çıkış yolu onlar için kapanır. Bu şarkının hikayesi de bunu anlatıyor. Diğerleri geliyor, gidiyor ama akılda zaten kalıcı biri var. Şarkı hayatında biri varken başkası için yazılıyor. Çok acı verici ve çok gerçek bir durum. 

Korkunç bir çeviri olabilir Fransızca bilen okuyucular için ama benim hedefim profesyonel bir çeviriden ziyade dil geliştirmek. 

Umarım şarkı bana hoş geldiği gibi sizin kulağınıza ve ruhunuza hoş gelir.

 

https://www.youtube.com/watch?v=TtW_QqXN0Hc

https://open.spotify.com/track/4JY1FSA7txTVKWJWkHrUo2?si=VIvxR-RFT-yG7v6_couBAA


Şarkı Sözleri (Fransızca)

Les jours passent mais ça ne compte pas, j'ai tant de mal à vivre, ivre
Günler geçiyor ama saymıyorum, pek kötü yaşamak mecburiyetindeyim, sarhoş
De ce parfum si différent du tien, pire 
Bu parfüm seninkinden farklı, en kötüsü
J'ai compté chaque minute qui me retient à elle
Beni ondan alıkoyan tüm dakikaları saydım
Comme si j'étais mon propre prisonnier
Kendi tutsağımmışım gibi
Ça fait bientôt un an qu'elle m'a sauvé de toi
Yaklaşık 1 yıl oldu o seni benden kurtardı
Souvent, je me demande où j'en serais pour toi
Sık sık senin için nerede olacağımı merak ediyorum
Souvent, je me demande ce que tu fais, où tu es, qui tu aimes
Sık sık ne yaptığını, nerede olduğunu, kimi sevdiğini merak ediyorum
Sors de mes pensées!
Düşüncelerimden çık!
J'ai changé d'adresse, de numéro, merci
Adresimi, numaramı değiştirdim, teşekkür ederim
J'ai balancé tes lettres et tes défauts, même si
Senin mektuplarını ve hatalarını attım hatta
J'ai fait semblant d'avoir trouvé la force
Gücü bulmuş gibi göründüm
Je garde au plus profond de moi
İçimin derinliğinde sakınıyorum
Tout c'que tu m'as aimé
Bende senin sevdiğin her şeyi
J'essaye de t'oublier avec une autre
Seni bir başkasıyla unutmaya çalışıyorum
Qui tente en vain de racheter tes fautes
Senin hatalarını telefi etmek için boşuna uğraşan
J'essaye mais rien n'y fait, je ne peux pas, je ne veux pas
Deniyorum ama bir şey olmuyor, yapamıyorum, istemiyorum
Je n'y arrive pas
Oraya varamam
Je ne l'aime pas comme toi!
Onu senin kadar sevemem
Elle, elle, elle a tenté de me consoler, même si 
O, o, o beni teselli etmeye çalıştı, hatta
Elle n'a pas tes mots ni ton passé
O senin sözlerine ne de senin geçmişine sahip değil
C'est vrai mais elle n'a pas ton goût pour la fête
Bu doğru ama o senin zevkine sahip değil parti için,
pour la nuit, pour les autres, pour tout ce que j e hais
gece için, diğerleri için, nefret ettiğim her şey için
Elle a séché toutes mes larmes, tu sais
O tüm gözyaşlarımı sildi, biliyorsun
Elle a ramassé tes pots cassés
O kırık saksılarını topladı
Et elle a réglé tous tes impayés, tes impostures, tes ratures
Ve o tüm faturalarını, sahtekarlıklarını, üstü çizilmişliklerini ödedi
Tout c'que tu m'as laissé
Bana bıraktığın her şeyi
Elle m'aime comme une fou, elle me connaît par cœur
O beni deli gibi seviyor, beni ezbere biliyor
Elle me dit "je t'aime" parfois durant des heures
O bana ara sıra saatlerce seni seviyorum diyor
Mais elle ne sent pas ton odeur
Ama o senin kokunun tadını vermiyor
Pourquoi je te respire dans ses bras?
Neden senin kollarında soluk alıyorum?
Sors de mes pensées!
Düşüncelerimden çık!