Merhaba, bugün belki de bizi çocukluğumuza götürecek bir konudan bahsetmek istiyorum. Herkesin öyle ya da böyle bu hisleri yaşamış olduğuna dair bir inancım var. Bu, bazen elde ettiğimiz bir şeyin bizim olamayacak kadar muhteşem olduğu hissi ve bu muhteşemliğin bir noktada sönmesi durumu. Sürecin başında aşırı istekli olma halinin neden azaldığı konusuna değinmek istiyorum. Bizi çocukluğumuza götürecek deme sebebim ise bu hissin çocuklukta daha kolay hissedilebilir olmasından. Örneğin küçükken rengarenk bir eşya alındığında, kullanmaya kıyamayacak kadar onu güzel bulmak. Renkli kalemlerimi hatırlıyorum ya da babamın aldığı bisikleti, ne kadar heyecanlandığımı. Sabah uyandığımda orada olmayacakmış gibi bir korku da eşlik ederdi çoğu zaman bu hislerime. Yaşanılan korkunun sebebi, her zaman istediğimizi elde edemediğimizden veya birçok kez güzel diye nitelendirdiğimiz şeylerin elimizden kayıp gidişine şahit olmamızdan kaynaklanıyor olabilir.
Öte yandan elde edilmeden önce belki de en çok istediğin o şey, ulaşılabilir olduğunda artık cazibesini kaybedebiliyor. Bu insanların iki yüzlülüğü oluyor. Elinde olanı istediğin zaman kullanır, istediğin forma sokabilirsin. Onun üzerinde hakimiyet kurabilmenin verdiği güç sarhoşluğu, bir yere kadar çekicidir. Bu sarhoşluk, koşulların değişmesi ile önem kaybedecektir. Hakimiyet kuramadığın şeyler uzaktadır. Bu uzaklık sizden beş metre ötede de olabilir fakat yasaklarla dolu bir beş metre. Sonuçta ona dokunmak yasak, burada ölçülebilir uzaklık bir anlam ifade etmez. Yasakların oluşturduğu çekim, o şeyi daha çok istememize sebep olur. Bahsedilen bu gerçeği, kabul edip sağlamasını yaşadıklarımızla yapabiliyorsak neden bu iki yüzlülüğe izin veriyoruz?
Çocukken hızlı bir şekilde başka şeye ilgi duymak, ilgi duyduğun şeyi kolayca unutmak mümkün ve kabul edilebilir bir durumdur. Hiçbir çocuk bunun pişmanlığını yaşamaz, çevresindeki kimse bu durumu yadırgamaz. Yetişkinler söz konusu olduğunda işler bu kadar kolay olmuyor. İkiyüzlülük belki de ağır bir niteleme olacak kimileri için, yetişkinler de çocuklar gibi sıkılamaz mı gibi argümanlar sunulabilir. Benim değinmek istediğim nokta bundan tamamen farklı. O şey her neyse zaman, mekan, canlılardan bağımsız olarak her daim muhteşem kalamaz zaten. Değişim ve yenilik bizleri, o şeyleri de beraberinde götürecek. Başlangıç noktasından farklı bir yerde isen zaten bazı şeyler de değişmiştir muhakkak. Bu değişimle birlikte konumun, başlangıç noktasından faklı bir yerdedir artık. Burada doğal sürecin işleyişinden başka bir şey yok. İkiyüzlülük, muhteşemliği herhangi bir değişim olmadan sırf elde ettiğin için öldürmekten, elinde olanla kurduğun bağı değersiz bularak elde edemediğinle nasıl bağ kuracağın üzerine kafa yormaktan ileri geliyor. Yarın muhteşem bulduğunu istemeyecek olan insan, şimdi neden önüne geçemediği bir istek duyuyor? İkiyüzlülük yüzünden mi yoksa daha masumane olarak görebileceğimiz insanlığın bütüncül yapısının bir özelliği olarak karşımıza çıkan değişkenlik yüzünden mi?
Duygu durumu değişiklikleri, yaşadığımız ve sıkı sık tanık olduğumuz bir gerçekliktir. Hayatımızda bu gerçekliliği kabul ederek karar alır, yaşantımızı bununla bütünleştirme çabasıyla hareket edersek şüphesiz kazançlı oluruz. Düşüncelerle vardığımız noktalarda da öğrendiklerimiz sayesinde değişkenlik olabilir fakat duygular her alanda dallandığından etkiye daha açıktır. Ufacık bir etkiye duygusal bir tepki verebiliriz, buna müdahale etmek dayanıklılık, direnç gerektirir. İnsan yapısı bu dirençli yapıya sahip olmak için deneyimlediklerini rasyonel biçimde değerlendirmeli, otokontrolü sağlamalıdır. Meşakkatli olan bu süreç her insanın uygulayabildiği veya uygulasa bile sonuç aldığı bir şey değildir. Tüm bunlar yüzünden belki muhteşem dediğimiz bazen mide bulandırıcı olabilir. Tanımlarımızı değiştirmek bu kadar basitse, muhteşem kelimesinde olduğu gibi kelimelerin dolayısıyla duyguların içini boşatmak gibi bir gerçekle yüzleşmek zorunda kalmıyor muyuz? Bununla birlikte kelimelere ve duygulara olan güven sarsılmıyor mu?
Üzmeyecek ve üzülmeyecek bir şekilde değer biçmek dileğiyle, hoşça kalın. ✋